#dışgebelik #gebelik #hamileanneler #hamilelik #annevebebek #dısgebelik #metotreksat
MUTLU SONLA BİTMEZ BAZI HİKAYELER
Mutlu sonla bitmez bazı hikayeler...
Onun adı dış gebelik.
Hemde milyonda bir görülecek ihtimallerle...
Nerden başlasam bilmiyorum ; ama artık bir yerlerden başlamalı, birilerine faydam dokunmalı. Muhtemelen içime akıttığım her damla bu satırlarla gün yüzüne çıkacak.
Kısmet...
Gebelik testi için kan vermeye gittiğimde hamile olduğumu biliyordum. Öyle mucizevi bir duygu ki, Allah size hissettiriyor, ben sahiplenmem gereken bir can taşıdığımı tıbben kanıtlanmadan önce biliyordum.
Hamile olduğumu düşükte olsa sonuç veren bir HCG testiyle öğrendik biz. 'Hamilelik gibi görünüyor, ama henüz kesin hamilelik demek için çok erken.' dediler. Beni o gün ağızdan çıkan cümleler sevindirmedi. Sadece eşimin gözlerindeki ışık... Benim çocuğum ordaydı, biliyordum.
Değerlerin yükselmesi gerekiyordu, üç dört gün sonra yine kan verecektim. Ben olumsuz hiçbir şeye yer vermedim hayatımda, sarıldım, sevdim, konuştum onunla. Benden henüz beslenmediğini bile bile, bütün beslenme alışkanlıklarımı değiştirdim, eğilmedim, kalkmadım.Yine hissettim, ona bir şey olmasın diye elimden geleni yaptım...
Başaramadım.
2 gün sonra hayatımın kökünden kazımak istediğim bir güne uyandım. Giderek artan bir kanamam vardı, etrafımdaki herkes 'olabilir' derken ben inatla gittim doktora. Sonrası bölük pörçük. 'Değerlerin olumsuzluğundan bahseden, bilmediğim bir sürü terim sıralayan doktor. Onca uğultu arasından 'Bu gebelik sonlanacak, değerler düzelse bile neden şimdi yeterli yükselme olmadığını hep sorun olarak düşüneceğiz.' diyen bir doktor.
O güne kadar hiç yanmamış benim canım. İç çeke çeke ağlamaktan, duaya sığınmaktan, ona tutunmaktan başka çarem yoktu. Daha hamilesin demeden, ayrı bir savaşa oturtmuşlardı beni, korkuyordum. Beklemek zaten en boktan işi bu sürecin...Yine de inandım, yine de sol kolum kopacak kadar ağırsa da o içimde diye kaskatı yattım. Yine her lokmama dikkat ettim. O bahsedilen gibi tıbbi bir rahatsızlık değil, benim canımdı. Biliyordum.
Sonunda test günü geldi ve biz sonuçları olumlu aldık. Sonraki 2 testte de her şey olumluydu. Her kırk sekiz saatte bir %55 artması gerekiyor bu değerlerin, ki biz ucundan köşesinden yakalıyorduk. İlk öğrendiğimiz sonuçları da çok yeni bir gebelik olmasına bağladılar, kanamayı da tıp dilinde yerleşme kanaması denilen o terime. Ayaklarım yerden hiç kesilmedi, kesilemedi. Artarak devam eden kanamalar beni yavaş yavaş olacağa alıştırıyordu. O gidiyordu ve en kötüsü ben bunu biliyordum.Herkes olumlu konuşup gülücükler saçsa da etrafımda, ben anlıyordum.
Rabbim öyle güzel hissettiriyor ki, İstemesen de öyle güzel anlatıyor ki sana bir şeyleri...
Hep kızım diye sevdim ben onu, içime başka bir şey doğmadı.
...
Neredeyse 2 yıllık evliyim, bir gün olsun kendi kabuğuma çekilmedim. O gün hariç.İşyerinden dönerken bir saksı papatya aldım, 'Onun şansına.' diyerek. Eve geldim, en güzel köşeye yerleştirdim. Yemek yapmadım o gün, ütü yapmam gerekiyordu onu da kenara attım. Eşimle oturmadan, sohpet etmeden 1 gün dahi geçirmemiş ben, neredeyse hiç konuşmadım. Kendime çekildim, odamda ertesi günü bile bile uyudum.
O sabaha uyandığımda sürekli ağladım.Vedalaştık biz, benden aynı gün ayrılacağını biliyordum. Sarıldım, konuştum, onu ne kadar çok sevdiğimi ve bir gün mutlaka onu göreceğimi anlatarak vedalaştık.
Delirmedim hayır, ben sadece her şeyi an ve an hissettim. Rabbim öyle yüce bir duygu bahşetmiş ki biz kadınlara, görmeden sevmek, en derinini burnunun ucunda hissetmek gibi. Tarif et deseniz edemem, sadece yaşadıklarımı anlatabiliyorum hepsi bu...
İşe giderken duş aldım, malum hastaneye gideceğimi hissediyorum. Hazırlandım, bana lazım olacakları çantama koydum. Bu arada, az önce papatyadan bahsetmiştim, 1 gün önce aldığım... Ertesi gün 1 dalı bile sağlam kalmayacak şekilde solmuştu...
Saat 18.00 suları, bebeğim bana veda sinyallerini göndermeye başladı. Dayanılmaz, doğrulamadığım, yere kapaklanarak ağlamak istediğim bir ağrı. Herkes normal bunlar dedi yine, ben yine herkese kulağımı tıkadım ve hastaneye gittim. Bu kez sondu.
Kan testi elindeydi eşimin, ben gidememiştim almaya. Koridorun diğer ucunda boynu bükük bana doğru geldiğini gördüm.Bazen cümle kurmaya gerek yok. O yıkıldı, ben daha çok...
Sevda ne büyük şey bilir misiniz ? Yaradanın sana verdiği emanete sahip çıkamadığımı düşündüm. Eksik hissettim, yarım hissettim, kanadı kırık hissettim. Hem çevremde herkes olsun istedim, hem herkesten uzak durmak istedim. Korktum ben, çok korktum.
Doktorun 'Yatışını yapalım, kürtaj olman gerek.' cümlesini hatırlıyorum, kabul etmedim. Belki bu süreci normal bir düşükle sonlandırırsam diğer gebeliklerde sıkıntı olmaz diye düşündüm, belki doğum servisinde başkasının sevinci benim üzüntüm olmasın diye kaçtım. Belki tamamen kendi başıma kalmak istedim, hatırlamıyorum. Ama kaçtım, orda yatmayı aklımın ucundan bile geçirmeden kaçtım.
Sonrası beklenen son , düşük... Söylenenlerin aksine inanılmaz ağrılı, sancılı bir süreçti. Nasip dedik, can yana yana buna şükür dedik. Veren o, alan o. Hamdettik, bir bildiği vardır deyip dualara sığındık.
5 gün sonra kan testi verecektim, artık düşük sonrası gebelik değerlerinin sıfırlanmış olması gerekiyordu. Sıfırlanmadı, aksine artmıştı. Doktorum kürtaj olmam gerektiğini, kalıntıların temizlenmesi gerektiğini söyledi. Elim kolum bağlı, o günü nasıl geçirdiğimi hatırlamıyorum. Sadece ertesi gün ameliyat masasında ağlıyordum, sonrasında film kopuk. Narkoz ve ben 3 saat sonra odada uyandım.
Bitmişti.
Ağlamadım, ne varsa içime akıttım. Dik durmaya çalıştım. Herkes gidince kendimi parçalaya parçalaya ağladım ama kapılar açılıp 'Nasılsın?' sorusu yöneltildiğinde asla kötüyüm demedim.Kendime en büyük eziyeti yaptım, içim alev alevken sustum.
Kürtaj ertesi sonuçlara bakılması gerekiyordu, içim rahat gittim ama hayat her zaman oyununu sizin istediğiniz gibi oynamıyormuş meğer. Öğleden sonra bir telefonla sonuçların iyi olmadığını, karnımda bir saatli bombayla yaşadığımı, her an iç kanama geçirebileceğimi, bu süreci doktor nezlinde geçirmezsem türlü sonuçlar doğurabileceğini öğrendim.
'Merhaba' dedi dış gebelik, 'Ben geldim.'
Ne kadar kaçarsam kaçayım artık tüm yollar kapalıydı. Hastaneye yatışım yapıldı. Geçireceğim sürecin tamamını hastanede öğrendim. Yatışım yapıldıktan bir kaç saat sonra methotrexate adı verilen, aslında bizim dilimizde adı kemoterapi olan ilaç her iki kalçadan yapıldı bana. Muhtemelen hayatımda vurulduğum iğneler içerisinde en acı verici olanıydı. Şükrettim ve dualara sığındım. Tek doz kemoterapi ilacı beni bu hale getirdiyse Rabbim kanser hastalarının yardımcısı olsun, sana şükür Allah'ım dedim, sana şükür.
Bu arada kafanızda soru işareti kalmasın diye belirtiyorum, dış gebeliğin kanser hastalığıyla ilgisi yok. Bahsettiğim ilaç hücrelerde küçültme sağladığı için ve dış gebelikte tüpte kalıp hücre şeklinde büyüyerek ilerlediği için, asıl amaç o hücreyi ilaçla küçültmek. Menisküs tedavisinde bile kullanılıyor, dış gebelik sürecinde olanlar bunu problem edip, kendi kendilerini yıpratmasınlar diye söylüyorum.
Bilmediğim bir şey daha öğrendim bu arada. Benim gebeliğim çift yumurta ikiziydi. Biri sağlıksız olduğu için sonlanırken, diğeri tüpte kalıp dış gebelik oluşturdu. Başta bahsettiğim milyonda birlik ihtimal bu işte...
Sonraki sürecim yine kan değerlerinin takibi. İğneden sonra 4. gün ve 7. gün kan alınacağını, 4. gün yükselme beklendiğini, 7. günse en az %15 düşüş istediklerini söyledi doktorum. Eğer 7. gün sonunda beklenen düzeyde düşüş gerçekleşmezse doz arttırılarak devam edecekti aynı süreç, en son aşamaysa ameliyat. İlacın yeterli gelmediği noktada ameliyat olmak durumunda kalabileceğimi de detaylıca anlattı. Tabii ilaç tedavisi süresince ani bir kanama, tansiyon düşüklüğü ya da olumsuz bir tepkiye karşı damaryolum açık halde hazır bekliyordum. 4 gün boyunca tansiyonuma bakıldı, doktorlar sık sık ziyaret etti.
Ve nihayet 4. gün. Sabah erkenden kan verdim, 2 saat sonra değerlerin giderek arttığını öğrendim. Bazen elinizden hiçbir şey gelmez, teslim olursunuz ya, tam olarak yaşadığım şey buydu. Teslimiyet. Ne olacağını bilmediğim, kazanıp kazanmayacağımdan habersiz savaştığım bir oyun gibi.
İçime akıttığım gözyaşlarının beni yaktığı bir oyun ama. Sonuç muamma.
Geriye kalan 3 günde tansiyon ölçümleri, doktor ziyaretleri, doğum servisi dışına çıkma yasağı ve sürekli uyumayla geçti.6. günün gecesi zerre uyumadan sabah ettim. Ve 1 aydır ilk defa olumlu bir haber geldi, değerler düşmeye başlamıştı.
Hastane koridorlarında zıplaya zıplaya koştuğumu hatırlıyorum, bir de arkadan hala risk var ani hareketler yapma diyen doktoru. Tabii benim yine hastanede yatmam gerekiyordu ama ben kendi isteğimle imza atarak ayrıldım hastaneden. Evimi, işimi özlemiştim.
Hastaneden ayrıldıktan sonra 10 gün kadar daha raporluydum. Yine eski Gizem hayatına dönemedim ama en azından evimdeydim. Değerler düştükçe haftada 1 kan vermeye başladık. Uzun ve yıpratıcı bir süreç bu, çünkü bu meret yükselişte olduğu gibi birden değil, milim milim düşüyor.
Her hafta bir umutla gidip, ertesi hafta tekrar geleceğimi öğrenmek evet çok can sıkıcı. Sonlara doğru çekilmez bir hal alıyor. Benim hastane koridorlarında dizlerim soğurdu korkudan. Çok ağlardım kendime kalınca. Eksik hissederdim.
Geçen hafta bugün bitti. Gebe kalmamla ilgili herhangi bir sorun olmadığını, sadece toparlanmam için 3 ay gebelik önermediğini söyledi doktor. Ve ekledi. 'Normal insanlarda %5 dış gebelik ihtimali varken, ilk gebeliğini dış gebelikle sonlandıranlarda bu ihtimal artar ve %10 olur. Ama bu aynı zamanda %90 sağlıklı bir gebeliğe işarettir. Sakın korkma.'
Şimdi bunları size anlatıyorum, çünkü ben çevremde hiç bu şekilde bir sorun yaşayan olmadığı için sürekli internete sarıldım. Yalan yanlış bir sürü şeyle doldurdum kafamı, daha çok kırıldı kanadım. Bilin arkadaşlarım, her karanlık gecenin sonunda güneş doğuyormuş bilin. Üzülme diyenlere aldırmayın, üzülün, ağlayabildiğiniz kadar ağlayın. İsyan etmeden, 'Neden ben?' deyip sorgulamadan gerekirse duvarları yumruklayın. İçinize akıttığınız her damlayla bu süreci uzatıyorsunuz çünkü. Kendinizi diğer insanlar üzülecek diye sıkmayın.
Belki birilerine bir nebze yardımım olur, birileri ben gibi aratır da okur diye yazıyorum. Dış gebelik tedavisi uzun, sıkıcı, bunaltıcı fakat %95 başarıyla sonuçlanan bir süreç. Gebe kalmaya engel değil ! Size bir daha hayatınız boyunca çocuk sahibi olamayacakmışsınız gibi bakan, acıyan, destek olmayan herkesi hayatınızdan çıkarın.
Korkma ! Ben düştüm, gördüm, büyüdüm.
Sende benimle aynı süreçten geçiyorsan, sevdiklerine sarıl ve duayı eksik etme...
Bu yazı benim size borcumdu, solumdan koptu. Herhangi bir rant beklemeden, belki işinize yarar diye umut ederek yazıyorum. Saygısızlar cümlelerini kendine saklasın, bana edeceğiniz bir dua eder...
Ömrünüzde çiçekler açması ve en yakın zamanda anne olmamız dileğiyle...
(Hamile olduğumu öğrendiğim gün ve olumsuzu öğrenene kadar her gün yazmıştım ama yayına açacak cesareti henüz buldum. Tarihleriyle yazılı, okuyabilirsiniz.)